HİKÂYE....................... HAZİRANDA KAR İSTEMEK
Annesi çok enteresan bir hâdise anlattı:
Özürlü çocuğunun bu dünyada en çok istediği şey top oynamakmış. Fakat mahalle çocukları onu oyuna bir türlü almıyorlarmış. Garibim saha kenarına oturuyor, içini çekerek onları seyrediyormuş. Bıkmadan usanmadan; “Ben de oynasam.” diyor, ama her seferinde tersleniyormuş. Birgün bütün cesaretini toplayıp takım kaptanına sormuş:
Bir kere olsun sizinle oynayamaz mıyım?
Kaptan, çocuğa alaylı alaylı sırıtarak demiş ki:
Oynarsın, ama şansın varsa.
Ne şansı?
Bak... Eğer kar yağarsa ve bir arkadaşımız hasta olur gelmezse, onun yerine seni alırız, tamam mı?
Çocuk, bu küçücük işarete bir sevinmiş bir sevinmiş ki, sormayın. Bir ümitle koşarak eve gelmiş.
Anne kar ne zaman yağar?
Kışın yağar oğlum.
Yarın yağsa?
Yavrum, Haziran’da karın yağdığı nerde görülmüş.
Peki karı kim yağdırıyor?
Elbette Allahü teâlâ.
Ben ondan istesem?
Sen karı ne yapacaksın?
Eğer kar yağarsa arkadaşlarım beni oyuna alacaklar.
Öyle mi?.. Ah yavrum benim!..
Çocuk, odasına çekilmiş, öyle içten ama öyle içten bir duâ etmiş ki... Ve ne olmuş biliyor musunuz? Kar yağmış kar.
Herkes şaşırmış, ama kaptan işin farkındaymış. O günden sonra onu hep takımına almış.
Ahmet Sırrı Arvas
GÜNÜN TARİHİ........................SÜLEYMANİYE CÂMİİ
Süleymaniye Câmii, Kanunî Sultan Süleyman Hânın isteği ile Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. Şeyhülislâm Ebûssuud Efendi’nin temele ilk harcı koymasıyla 13 Haziran 1550’de başlanılan câmi, 7 Haziran 1557 tarihinde ibâdete açılmıştır. 3422 metrekarelik bir alana kurulan muhteşem mâbed, 59X58 metre ebadında olup, 238 pencere ile aydınlatılmakta ve aynı anda 10.000 kişi ibâdet edebilmektedir. Câmi, İstanbul’daki en sağlam binalardandır. Yüksek bir alanda bulunur. Câminin içinde 4 büyük sütun vardır. Bu sütunlardan biri İskenderiye’den, biri de Lübnan’daki Balabek Mâbedi’nden getirildi.
Erkek: Rıfat - Kız: Rumeysa - Yemek: Erişte çorbası, Z. yağlı kereviz, Pilav, Revani.