MANZUM MENKIBE............................................... ÂFİYET OLSUN
İslâm’ın, gizli tebliğ olunduğu bir günde,
Resulullah dururken hanesinin önünde,
Osman bin Mu’âz dahi, oradan geçmiş idi.
Resule, muhabbetle tebessüm etmiş idi.
Peygamber efendimiz, buyurdu ki o zaman:
(Biraz oturmaz mısın şuracıkta ya Osman?)
Hazret-i Cebrail de, geldi sonra o yere.
Vahiy getirmiş idi hazret-i Peygambere.
Görülünce Resulde vahiy alametleri,
Sordu Osman az sonra Resule bu hâlleri.
Buyurdu ki: (Cebrail indi az önce gökten.
Bana vahiy getirdi âlemlerin Rabbinden.)
Dedi ki: (Anlamadım, Cebrail ne demektir?)
Buyurdu ki: (Allah’ın elçisi bir melektir.)
Dedi ki: (Melek sana ne dedi ya Muhammed?
Çok merak ettim bunu, bana dahi beyan et.)
Buyurdu ki: (Ya Osman, buyurdu ki Rabbimiz,
Akrabaya iyilik ve ihsan eyleyiniz.
Kaçının insanlara kötülük eylemekten.
Adaletle hükmedin, sakının zulmetmekten.)
Tesir etti bu sözler Osman’ın saf kalbine.
Şehadeti getirip, girdi İslâm dînine.
Sevindi Resulullah o gelince îmâna.
Kureyş’liler öğrenip, çok cefa etti ona.
Lakin öyle kuvvetli var idi ki îmânı,
Bu cefalar, dîninden döndürmedi Osman’ı.
Resulullah, hicreti emrettiği zamanda,
Çoluk çocuğu ile hicret etti Osman da.
İlk sene, Medine’de hasta oldu o fakat.
Tedavi gördüyse de, sonunda etti vefât.
O zaman Medine’de, ilk defa vefât eden,
Bu mübârek ve garip zat idi Sahabeden.
Kefene sarılırken bu Osman ibni Mu’âz’ın,
Resulullah yaklaşıp, alnından öptü onun.
O sırada zevcesi, geldi kabri başına,
Dedi: (Âfiyet olsun ya Osman Cennet sana!)