SOHBET................... ÖNCE DOĞRU ÎMÂN
Her Müslümanın, önce itikâdını düzeltmesi, yani Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri gibi, inanması lâzımdır. Cehennemin ebedî azabından kurtulan, yalnız bunlar ve bunların izinde gidenlerdir. Îmânın şartı altıdır: Bunlar; Allahü teâlâya, meleklerine, Peygamberlerine, kitaplarına, âhıret gününe, kadere, yani hayır ve şerrin Allahü teâlâdan olduğuna inanmaktır.
Îmân; dinden olduğu, yani inanılması lâzım olduğu bildirilen şeyleri, kalbin tasdik etmesi, kabul etmesi, inanması demektir. Kalbin inandığını, dil ile söylemek de lâzımdır. Dinde inanılması lâzım olan şeylerden, bir tanesine bile inanmamış veya şüphe etmiş ise veya beğenmemiş ise îmânı gider. Kâfir olur. Cehennemde ebedî kalır.
Îmânı, itikâdı düzelttikten sonra, fıkıh ahkâmını, yani dînimizin emrettiği ve yasak ettiği işleri öğrenmek, muhakkak lâzımdır. Farzları, vacipleri, helâl ve haramları, şüphelileri, sünnet ve mekruhları... lüzûmu kadar öğrenmeli ve bu bilgiler ile hareket etmelidir. Fıkıh kitaplarını öğrenmek, her Müslümana lâzımdır. Bunları bilmeden Müslümanlık olmaz. Rahata, saâdete kavuşmak için, Müslümanım demek, Müslüman görünmek yetişmez. Müslümanlığı iyi öğrenmek, onu doğru anlamak ve yapmak ve ona uymak lâzımdır.
Allahü teâlânın emirlerini yapmaya, O’nun beğendiği gibi yaşamaya çalışmalıdır. O’nun en çok beğendiği ve emrettiği şey, hergün beş vakit namaz kılmaktır. Namaz, dînin direğidir. Namaz kılmak için önce, sünnete yani, fıkıh kitaplarında yazılana tam uygun olarak, abdest almalıdır. Namaz, müminlerin mîrâcıdır. Mîrâc gecesinde Peygamber “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimize ihsan olunan nîmetler, bu dünyada, O’nun ümmetine yalnız namazda tattırılmaktadır. Namazları vaktinde kılmak şarttır. Namazı kılmadan vakti çıkarsa, adam öldürmüş gibi büyük günah olur. Kazâ etmekle, bu günah affolmaz. Yalnız borç ödenir. Bu günahı affettirmek için, tevbe etmek veya Haccı Mebrûr yapmak lâzımdır. İmâm-ı Rabbânî - Mektûbât (266. Mektup)